Evvel
zaman içinde, kalbur saman içinde bir ormanın yanında geniş bir ova varmış.
Orada binlerce bitki binlerce kuş bir arada yaşarmış. İşte minik kuş da
onlardan biriymiş. Yaşadığı yer öylesine güzelmiş ki, minik kuş burası düşler
ülkesi olmaı diye düşünür, mutluluğundan cıvıl cıvıl cıvıldaşırmış. Hele bir de
kış aylarının soğuğu olmasaymış belki de dünyanın en mutlu kuşu olurmuş. Ama günlerden bir gün minik kuşun bütün neşesini
yok eden bir olay olmuş olmuş. Yaramaz, hain bir çocuk sapanı ile gelip oraya, buraya
taşlara atmaya başlamış. İşte bu taşlardan
biri de minik kuşun kanadında çarpmış. Minik kuş acıdan cik cik diye bağırarak
sonra atmış kendini çiçeğin dibine. Ama çiçekte hainin biriymiş.
-Çabuk
git buradan dallarımı incitebilirsin… Öfff.. rengine de ne kadar çirkin senin..! diye bağırınca minik
kuş seke seke başka bir çiçeğin dibine
konuş. Ama o da istemem onu. Minik kuş ne yapsın şimdi… Bu yaralı kanatla
nereye gitsin.. işte tam o sırada ormandaki ağaçlar…
- Bize
gel bize gel biz seni saklarız diye! Söz vermişler.Kanadı kırık kuş zorla
ormana gitmiş bir ağacın dalına yerleşmiş. Zavallıcık tam üç gün kendini
bilememiş. Sonunda iyileşmiş ya öyle halsizim ki sormayın. Orman hayvanlarının getirdiği yiyecekler
olmasıymış belki de günlerce kendini toparlayamazmış. İyileştikten sonra hepsini ayrı ayrı teşekkür
etmiş. Ben de size bir şeyler vermek size yardımcı olmak istiyorum demiş. Ağaçlardan
biz bir karşılık bekleyerek yardım etmedi ki sana diyecek olmuş ama minik kuş öyle yardım etmek, bir şeyler yapmak istiyormuş ki dayanamamış
ağaçlardan birisi,
-Şey …hımm
demiş gördüğüm kadarıyla kuvvetli bir gagan ucu çengelli bir dilin var. Bu dil
ve gaga ile beni kemiren kurtları, tırtılları, asalak böceklerin
yakalayabilirsin. Hem ben onlardan
kurtulurum hem de senin karnın doymuş olur!.. demiş. Sözleri minik kuşu
sevinçten deliye döndürmüş.
-Yaşasın
bundan sonra sizi kurt böcek rahatsız etmeyecek! Çünkü ağaçların dost ben onları yok edeceğim
demiş.. Bir başka ağaç..
-
Öyleyse Bundan sonra senin adın ağaçkakan olsun tamam mı? diye atılmış
ağaçkakan çok sevmiş. Sonra kendine hastayken bakan hayvanlara dönmüş..
-Siz
de bana bir görev verin diye yalvarmış. Orman hayvanları biraz düşünmüşler
acaba ağaçkakana ne göre versek diye... Tam biz bir şey bulamadık diyecekken pofuduk
tavşan!
-Ağaçkakan
kardeş sen Bizim telsizcimiz ol. Tilki, kurt filan gelirken hemen ağaca gaganla
vur bize haber ver ! demiş.
Ağaçkakan
yeni adından da, görevlerinden de çok hoşnutmuş. Hemen o gün üç dört tane ağacı
kurtlardan, tırtıllar dan temizlemiş ve zıp zıp tavşana tilki'nin geldiğini
gagasını ağaca tak tak tak diye vurarak haber vermiş. O gece dünyanın en mutlu
kuşu olarak uyumuş. Bu mutluluk iyilik etmenin, işe yaramanın verdiği mutlulukmuş.
Post a Comment
0 Comments